16 Ocak 2011 Pazar

Belgrad Kuşatma Müziği

1608 yılında Belgrad Kalesinin Kuşatılması sırasında mehteran’ın çaldığı müzik Macar müzik grubu Keskes tarafından yeniden çalındı.

5000 üflemeli ve 1000 davul ile yapılmış bir marş. Amaç savunmanın psikolojisini bozmak. Bu müziğin dört, beş ay sürdüğünü düşünürsek gerçekten insan kafayı yer...



AMR uzantılı dosyayı indirmek için tıklayın...

Not: Quick Time Player ile dosyayı açabilirsiniz.

7 Ocak 2011 Cuma

Mehmet Rıfat Börekçi

Atatürk bazı kesimin sandığı gibi dini hiç bir zaman yok saymamıştır. Doğu' da ki halkı bilinçlendirmek için Kuva-yi Milliye' ye inanan din adamlarını kullanmıştır. Bu da bazı din adamların da Atatürk' e inanmış olduğunu gösterir.

Ne de olsa Anadolu insanı dinine sahip, inançlı bir topluluktu. Dini yok sayarak hiç bir şey yapılamazdı, ne savunma, ne hücum.

Bir de İstanbul Hükumeti' ne karşı direniş olduğunu düşünürsek o dönem için, hayli zorlukların olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek.




Velhasılı kelam bunların başında da Rıfat Börekçi gelir. Halkı her zaman bilinçlendiren ve Kuva-yi Milliye' ye inandıran bir kimsedir. O yüzden de onun hakkında bir şeyler karalamak istedim...

Ankara'nın yerlisi ve müftüsü sıfatıyla,Kurtuluş Savaşı'na ve Mustafa Kemal Paşa'ya önemli destekte bulunmuş bir din adamıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Diyanet İşleri Başkanlığı'nı üstlenmiştir. Kısa bir dönem milletvekilliği de yapmıştır.

Milli Mücadele'de Şeyhülislam Dürrizade'nin fetvasına karşı Ankara Fetvası'nı ilan etti. Fetva 153 müftü tarafından imzalanarak dağatıldı. Bunun üzerine 24 Nisan 1920 tarihinde padişah imzasıyla Ankara Müftülüğünden alındı ve Divan-ı Harb-ı Örfi tarafından Kuva-yı Milliye'cilere katılmaktan ölüme mahkûm edildi.


Mustafa Sabri Efendi'nin Kuvay-i Milliyecilerin katline ilişkin fetvasına karşı fetva yazarak Milli Mücadeleyi desteklemiş ve Mustafa Sabri Efendi'nin fetvasını geçersiz kıldı.
Mehmet Rifat Efendi, 23 Nisan 1920'de toplanan TBMM 1. Dönem'e Menteşe (Muğla) mebusu olarak girdi. Ancak Müftülük görevini tercih ederek, daha sonra milletvekilliğinden istifa etti. Bu arada 23 Aralık 1922-30 Mart 1924 tarihleri arasında Şer'iye Vekaleti Heyet-i İftâ azalığında bulundu. 4 Nisan 1924'te de yeni kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ilk başkanı oldu. Soyadı Kanunuyla Börekçi soyadını alan Mehmet Rifat Efendi, vefatına kadar (5 Mart 1941) bu görevde kaldı.

Kendisi gibi ileri derecede yurtsever olup Kuvayı Milliye yi destekleyen diğer bir örnek Ulukışla Müftüsü Mehmet Bahaeddin Efendidir. Toros'ları geçerek işgale gelen Fransızların hemen püskürtülmesinde rol oynamıştır.









İstiklal Marşı (İngilizce)





Fear not! For the crimson flag that proudly waves in these dawns shall never fade
Before the last fiery hearth that is ablaze within my nation burns out.
And that is the star of my nation and it will forever shine;
It is mine; and solely belongs to my nation.


Frown not I beseech you oh thou coy crescent
But smile upon my heroic nation! Why the anger why the rage?
The blood we shed for you will not be worthy otherwise;
For freedom is the absolute right of my God-worshipping nation.

I have been free since the beginning and forever will be so.
What madman shall put me in chains! I defy the very idea!
I'm like the roaring flood; powerful and independent
I'll tear apart mountains exceed the heavens and still gush out!

The lands of the of the West may be armored with walls of steel
But I have borders guarded by the mighty chest of a believer.
Recognize your innate strength! And think: how can this fiery faith ever be killed
By that battered single-toothed monster you call "civilization"?

My friend! Leave not my homeland to the hands of villainous men!
Render your chest as armor! Stop this disgraceful rush!
For soon shall be come the day of promised freedom...
Who knows? Perhaps tomorrow? Perhaps even sooner!

See not the soil you tread on as mere earth
But think about the thousands beneath you that lie without even shrouds.
You're the noble son of a martyr take shame hurt not your ancestor!
Unhand not even when you're promised worlds this paradise of a homeland.

What man would not die for this heavenly piece of land?
Martyrs would gush out if you just squeeze the soil! Martyrs!
May God take all my loved ones and possessions from me if he will
But may he not deprive me of my one true homeland for the world.

O Lord the sole wish of my heart is that
No infidel's hand should touch the bosom of my temple.
These adhans the shahadah of which is the base of the religion
Shall sound loud over my eternal homeland.

Then my tombstone - if there is one - will a thousand times touch its forehead on earth (like in salah) in ecstasy
O Lord tears of blood flowing out of my every wound
My corpse will gush out from the earth like a spirit
And then my head will perhaps rise and reach the heavens.

So flap and wave like the dawning sky oh glorious crescent
So that our every last drop of blood may finally be worthy!
Neither you nor my nation shall ever be extinguished!
For freedom is the absolute right of my ever-free flag;
For freedom is the absolute right of my God-worshipping nation!

Mehmet Âkif ERSOY

Neden Total War Türkiye?





Yaklaşık dört, beş yıl önce bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine bu efsane oyuna başlamıştım. O zamanlar her Türk genci gibi bende Age Of Empires serilerini oynuyordum.

Onunla konuşurken bana strateji oyunu tavsiye et, AOE' dan sıkılmaya başlamıştım dedim. O hiç düşünmeden Total War' ı önerdi. Vakit kaybetmeden Google Hazretlerine geldim, araştırdım neyin nesidir bu oyun diye. Youtube' dan bir kaç video ile birlikte Total War Türkiye' yi sitesini gördüm. İyi ki görmüşüm diyorum şimdi. Dört, beş yıldır bende Total War tutkunu oldum sayelerinde.

Oradaki yazılar o kadar etkileyiciydi ki, forumu kapatıp hemen oyuna dalıyordum, benim için kaliteli bir video ile eş değer yazılar vardı. Zaten oradan da kopmamama sebep oldu.

Bir kaç tartışma dışında çok güzel vaktim geçti diyebilirim.

Bu oyunu bana oyun videolarından daha çok sevdiren Total War Türkiye ekibine ve dostlara teşekkür ediyorum. Sanırım ölene kadar, belki de çocuklarımla bile multi oynayabileceğim bir oyun sevdirdikleri için...


Şehri Savaşmadan Düşürmek



Evet bir şehir 4,5 turn' de düşer mi diyorsanız, cevabı burada...

Resimlerde de gördüğümüz gibi casusuları şehirin içine yolluyoruz. Ne kadar çok olursa o kadar etkili olur.

Ve halkın memnuniyeti gittikçe düşer.

Sonra suikastçileri, şehirdeki yapılara sabotaj yapmasını sağlarsınız...

Bunlar zarar gördükçe şehirde ki memnuniyette düşer.

Resimin üst kısmında Viena' da gördüğünüz gibi, 6 turn' de filan düşmüştür ve rebellerin olmuştur.

Şimdi ki hedef ise Zagrep' dir.



Eğer orarala 3,4 tane imam gönderirseniz, işiniz daha da kolaylaşır.



Ve siz hiç elinizi kana bulamadan bir devlet yok olmaya mahkum olur...